Mutlu bir evlilik her şeyden önce mutlu bir hayat demektir. Mutlu evlilik sadece eşlerin hayatına yansımakla kalmadığı gibi varsa çocuklarına ve tüm çevresine de yansıyacaktır. Bin bir umutlar ve beklentilerle girilen dünya evinde uzmanların da önerdiği bu yollar sayesinde kaliteli bir birlikteliğiniz olabilir. Öncelikle bilmeniz gereken saygıyı daima korumaktır. Saygı olmayan bir yerde hiçbir şeyden söz edilemez. Şimdi tüm bu tavsiyeleri maddeler halinde ele alalım.
Yüzük sadece evli çiftlerin beraberlik nişanesi olarak takılmaz. Bağlayıcı ve şartlandırıcı bir etkisi de vardır. O parmağınızdayken sorumluluklarınız çok daha belirgin halde olacaktır. Yüzük takdığınız ve takmadığınız iki farklı günü deneyimleyerek bu durumu da gözlemleyebilirsiniz.
Elbette küçücük sorunları dert edinmeyin fakat öngörülü olun. Bir sorun oluştuğunda mutlaka çözmeye çalışın. Asla sorunları halı altına süpürmeyin. Karşılıklı olarak çözüme götürün. Tartışın, gerekirse gerçekçi olun. Tabii dozu kaçırmadan yapın tüm bunları. Diyelim o gece canınız hiçbir yere gitmek istemiyor, ama eşiniz ille de “annemlere gidelim,” diye tutturdu. Küçük bir sorun olarak görünse de tekrarlandığında büyük sorunlara yol açacaktır. Çok daha ateşli tartışmalara sebebiyet vermemek için gitmeme sebeplerini olabildiğince nazik ve açıklayıcı bir şekilde anlatmalısınız.
Aşılamayacak kadar sorun çok az olsa da, diyelim ki bir sorunun üstesinden gelemediniz. O halde bırakın birbirinizin yakasını ve birkaç gün aynı evde iki yabancı gibi olmasa da biraz mesafeli yaşayın. O eski şımarıklıkları bir kenara bırakarak, daha ciddi olun. Bu tavırlarınız inanın çekilmez hale geldiğinde o büyük sorunların çok daha kolay bir çözüme ulaşacağını bilin. Sürekli aynı problemlerin üzerinde durmak bunaltı sebebidir. Kendinize zaman tanıyarak bu sorunların alevini düşürerek, soğumasına izin verin. Göreceksiniz her şey kendiliğinden rayına oturacaktır.
Bir önceki maddede her ne kadar aranızda mesafe olsun demişsek de, bu tamamen iki yabancıya dönüşün anlamına gelmemeli. Evet, çok daha seviyeli bir iletişim sağlasa da bu durum, ama sizi ayrı yastığa düşürmemeli. Yatak odasının ve beraber uyumanın her zaman bir birleştirici ve sevgi volkanını patlatıcı bir etkisi vardır. Çok büyük problemlerde bile ayrı uyumak asla aklınızın köşesinden geçmesin. Çok özel durumlar olmadığı müddetçe ayrı yatmaya fazla alışmak hiçbir zaman iyi sonuçlanmamıştır.
Sorunlu durumlarda ayrı yatmamayı önerdik. Ama şimdi geldik, ilişkinin monotonlaştığı ve sıkıcı bir hal almaya başladığı anlara. Bunun çözümü çok basit, o eski özlem duygusunu tekrar diriltmek! Bunun da en kolay yolu farklı odalarda değil, farklı evlerde kalmaktan geçiyor. Birkaç gün kendinizi bu ilişkiden hafif bir düzeyde izole edin. Eğer özlem duygunuz ayaklarınızı sallandırmaya başladıysa, hala büyük bir sevgi besliyor ve aşkınız ilk günkü gibi taze demektir. Ancak aradan geçen birkaç gün boyunca beraber uyumayı, ona sarılmayı, birlikte paylaşım yapmayı aramadıysanız çok daha büyük bir sorun var demektir.
Bir çift düşünelim, ikisi de ressam olsun. Paylaşacak ne kadar çok şeyleri vardır öyle değil mi? Değil! Aynı şeyleri yapmak, aynı zevklere sahip olmak inanın bir süre sonra çok sıkıcı bir hale gelecektir. Ayrıca iki ressam arasında bir süre sonra bir üstünlük sağlama çabası da ortaya çıkacaktır. Bu, doğanın kanunudur. İkiniz de öğretmen veya ikiniz de doktorsunuz. En azından branşınız farklı olmalı. Branş da mı aynı, o halde biriniz fenerbahçeli, biriniz galatasaraylı ya da beşiktaşlı olsun. Aynı olmayın, aynı şeyleri düşünün ama aynı şeyleri yaşamayın.
Şimdiki çiftlerde en büyük sorunlardan bir tanesi de en ufak bir kavgada (sözlü tartışma) hemen “senden boşanacağım” cümlesini kurmak. Sinir harbi içerisinde söylenen bu cümle evliliğin en büyük tehditlerinden biridir. Karşıdan gelecek “boşan o halde” kontrasından sonra düşülecek boşluğu çok iyi hesaplamak gerekir. Laf ağızdan bir kere çıkar, mottosuna sahip bir yapınız da varsa eğer boşanmamak büyük bir gurur meselesi haline dönüşecektir.
O an birbirinizden ölesiye nefret etme aşamasına gelmiş olabilirsiniz. Fakat asla unutmayın ki tüm söyleyecekleriniz bir bir kaydedilecek ve bunların ağırlığı altında kalmaya başlayacaksınız. O anda kırıcı olmaktansa o evi ya da odayı terk etmeyi tercih edin. Unutmayın, “Seni sevmiyorum!” ne kadar ağır bir lafsa, “senden boşanacağım” da en az o kadar ağırdır.
Çocuk sahibiyseniz, onu geliştirir ve yetiştirirken asla tek taraflı bir sevgi görmesine müsaade etmeyin. Ne annesini daha çok sevmeli, ne de babasını. Ayrıca çocuklarınız sizin karar mekanizmalarınızın bir parçası değillerdir. Onlar üzerinden hesaplamalar yapmaya asla kalkışmayın. “Çocuğumun yüzünü göremezsin” demek kesinlikle bir düşmanlığın başlangıcı demektir. Karşınızda bir düşman olmasını istiyorsanız, hiç durmayın zaten. Ek olarak şunu da aklınızdan çıkarmayın, mutlu evlilik ve mutlu bir yuva için çocuğunuza gösterdiğiniz sevgi eşinize gösterdiğiniz sevgiden çok daha farklı olmalıdır.
Efendim, o böyle yapmış da şu da şöyle yapmış! Onun kocası çok da şeymiş, karısı da pek bir şeymiş! Mişler ve mışlar, zehirli tavsiyeler, yalandan acımalar ve samimiyetsiz eleştiriler… Tüm bunları hayatınızdan çıkarın, evinizde olan evinizde kalsın. Asla birinden yardım istemeyin. Dertleşin, ama sırlarınızı değil. Bir çözüm arayın ama medet ummayın. En güvendiklerinize danışın fakat asla kurtarıcı gözüyle bakmayın!
Bir koyun gibi kendi bacağınızdan asılmayı bilmeniz gerekiyor. Eşinize aşık olurken birinin yardımıyla aşık olmadığınız gibi, sorunlarınızı birinin yardımıyla çözmeye çalışmayın. Elbette aile büyüklerinizin nasihatları ve yardım çabaları önemlidir ama önce siz bunu başarın. Kendi gücünüzü kaybetmemeye çalışın. İdare ve yönetimi asla başkalarına devretmeyin.
Ailenizin dışından gelen yaptırımlara karşı daima uyanık olun. Eşinizi atmak yerine onun tarafında görünün. Fakat diğerlerini de kırmaktan kaçının. Önemli olan mesafeyi ayarlamak ve ayarı tutturabilmektir. Elbet, çok zor olsa da bunu başarmaya çalışın.
Egolu bir yapıya sahip olmak bazen birçok şeyin önünü tıkar. Hiçbir empati yeteneği de bu tıkanıklığı gideremez. Bu sebeple her bir mutlu evlilik sırrı önce karşılıklı anlaşmaya bakar. Aynı seviyede bir hayat aynı genel kültüre ve mevkiye sahip iki insanın ancak büyük ve uzun bir mutluluğu olabilir. Elbette çok istisnai durumlar da olur ama inanın bunun sayısı çok da fazla değildir ve böyle bir risk göze alınabilir olsa da genellikle pek iyi bir sonuca ulaşmaz. Ovidius’un da dediği gibi “Akıllıca bir evlilik yapmak istiyorsan, kendi denginle evlen!”
Şimdi geldik mutlu evlilik üzerine söylenen 10 harika söze! Birbirinden usta kalemlerin, fikir insanlarının ve önemli şahsiyetlerin evlilik üzerine söylediği sözleri sizinle paylaşıyoruz.
“Bir kez olsun aynı şeyleri hissetmeyi başarabilen iki insan birbirini hep anlayacaktır.”
Tarkovski
“Evlenmeden önce gözünüzü dört açın, evlendikten sonrn yarısını kapayın.”
Benjamin Franklin
“İyi bir evliliğin özü, eşlerin birbirinin kişiliğine saygı göstermeleridir. Buna şu fiziksel, zihni ve manevi derin samimiyet katılır ki bu da erkek kadın arasındaki aşkı, bütün insani yaşantıların en verimlisi yapar.”
Bertrand Russell
“Evlilikte büyük hedef barıştır, mutluluktur, huzurdur; münakaşaları kazanmak ve sana böyle olduğunu söylemiştim demek değil. Askeri deyişle, muharebeyi kaybedip savaşı kazanmak, muharebe kazanıp savaşı kaybetmekten çok daha iyidir.”
David Schwartz
“Eğer evliliğinizin yürümesini istiyorsanız lekeye değil, her zaman güzelliğe bakmayı bilmelisiniz. İster bir eşte olsun, ister bir çocukta, bir komşuda, bir patronda ya da bir arkadaşta, ne kadar leke ararsanız o kadar leke bulursunuz.”
Steven W. Vannoy
“Bir erkeğin bir kıza söyleyebileceği en güzel söz; Birdaha ki seveceğim kız, bizim kızımız olacak demesidir.”
Paul Auster
“Evliliğin iyisi olur; ama kusursuzu olmaz.”
François de La Rochefaucauld
“İyi bir karın mı olmasını istiyorsun? Öyleyse tam bir koca ol!”
Johann Wolfgang von Goethe
“Sağır bir kocayla, kör bir kadın mutlu bir çifttir.
Danimarka Atasözü
“Evlilik; sandviç gibidir, içine ne kadar çok şey katarsanız, lezzeti o kadar artar.”
Henry Boye
